KIYAMET NE ZAMAN KOPACAK?

A’raf Suresi 18. ayette kıyametle alâkalı bir açıklama vardır. “Sana kıyametin ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. De ki: Onun ilmi ancak Rabbimin katındadır. Onun zamanını Ondan başkası açıklayamaz.”ferman edilmektedir.

Sevgili Peygamberimiz (asm) “Beş şey vardır ki, yalnız Allah’ın bilgisindedir: 1- Kıyametin ne zaman kopacağı. 2- Hiç bir belirtisi olmadan yağmurun ne zaman yağacağı. 3- Anne karnındaki çocuğu diğer çocuklardan ayıran vasıflarını. 4- İnsanın yarın ne kazanıp ne kaybedeceği. 5- İnsanın ne zaman ve ne şekilde öleceği. Bunları Allah’tan başka kimse bilemez.”mealinde beyanda bulunmuştur. Başka bir hadis-i şerifinde de “Benim ümmetimin ömrü bin beş yüz seneyi pek geçmez.”diye haber vermiştir.

Bediüzzaman Hazretleri “Benim ümmetimden bir taife, kıyametin kopma vaktine yakın bir zamana kadar hakkı tutmaya bakacaktır.”hadisi ile ilgili bir tahlilinde, ebced ve cifir hesabıyla, Rumi takvime göre 1545 tarihini çıkarmıştır. Milâdi takvime göre bu tarih 2129 tarihini gösterir. Bu çıkarım, kesin bir kıyamet tarihi değildir. Ancak kıyametin kopmasının çok uzak bir tarih olmadığına bir delil olur. İlim adamlarının yaptığı fenni hesaplamalarla, 2116-2125, 2135 ve bunlara yakın tarihlere işaretler ediliyor. Bu hakikate binaen, dünyanın yüz küsur senelik bir ömrü kaldığı anlaşılıyor.

Ne mutlu kâinatın kıyametinden önce kendi kıyametine hazırlık yapabilenlere! Ve ne mutlu Kur’an ve Peygamber’in (asm) yolunu takip edebilenlere! Allah hepimizi o bahtiyarlar topluluğuna dahil etsin, inşaallah.
KIYAMETİN DEHŞETLİ MANZARALARI
“Ey insanlar! Rabbinizden korkun! Çünkü kıyamet vaktinin depremi pek müthiş bir şeydir. Onu gördüğünüz gün, her bir emzikli kadın emzirdiğini unutur, her bir hamile kadın çocuğunu düşürür. İnsanları da sarhoşlar gibi görürsün, halbuki onlar sarhoş değillerdir; lâkin Allah’ın azabı pek şiddetlidir.” (Hac Suresi: 1-2)

Kıyametle kâinatın harap oluşunu, Kur’an ayetlerinden meal olarak Bediüzzaman Hazretleri şöyle anlatır: “Şu dünyanın sekeratını, âyât-ı Kur’aniyenin işaret ettiği surette tahayyül etmek istersen, bak: Şu kâinatın eczaları dakik, ulvi bir nizamla birbirine bağlanmış, hafi, nazik, lâtif bir rabıta ile tutunmuş ve o derece bir intizam içindedir ki, ecram-ı ulviyeden tek bir cisim, ‘Kün’ emrine veya ‘Mihverinden çık!’hitabına mazhar olunca şu dünya sekerata başlar. Yıldızlar çarpışacak, ecramlar dalgalanacak, nihayetsiz feza-i âlemde, milyonlar gülleleri, küreler gibi büyük topların müthiş sedaları gibi vaveylaya başlar. Birbirine çarpışarak, kıvılcımlar saçarak, dağlar uçarak, denizler yanarak, yeryüzü düzlenecek. İşte, şu mevt ve sekerat ile, Kadir-i Ezeli kâinatı çalkalar, kâinatı tasfiye edip Cehennem ve Cehennemin maddeleri bir tarafa, Cennet ve Cennetin mevadd-ı münasibeleri bir tarafa çekilir; âlem-i âhiret tezahür eder.” (Sözler s. 865)

Kıyamet kopmasıyla, dünya ile birlikte bütün kâinat harap olur. “Gök yarıldığı zaman, yıldızlar saçıldığı zaman, denizler kaynayıp birbirine karıştığı zaman, kabirlerin altı üstüne getirildiği zaman.”(İnfitar Suresi 1-2-3-4)gibi ayetler, her şeyin harap edileceğini haber vermektedir.

Kıyametin dehşetini, dünya gözüyle kâfirler görür. Bu dehşetli manzarayı görmemek için, müminlerin ruhları bir parça önceden alınır. Kıyamet kâfirlerin başında patlar. Ancak ölmüş olan bütün ruhlar da bu dehşetten payını alır. Kimisi elem ve acılar duyarak, kimisi hayretler içinde, kimisi de müjdeli bir şekilde etkilenir. Bediüzzaman, bunun böyle olacağını beyan eder.

Cenab-ı Hak, ölüm ötesindeki bütün tabakalarda halimizi güzel eylesin, inşaallah.