- Risale Dersi 2188: Emirdağ Lahikası II 4(230-231-232.mektup)
- Risale Dersi 2187: Emirdağ Lahikası II 3(229.mektup)
- Risale Dersi 2186: Emirdağ Lahikası II 2(224-225-226-227-228.mektup)
- Risale Dersi 2185: Emirdağ Lahikası II 1(221-222-223.mektup)
- Risale Dersi 2184: Emirdağ lahikası 130(218-219-220.mektup)
MAHŞER MEYDANI NEREDEDİR?
 
        Bahsi geçen bu gibi soruların cevabını, Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri Risale-i Nur tefsirlerinde halletmiş.
Bu dünya güneşin etrafında sadece mevsimlerin meydana gelmesi için dönüp durmuyor. O, hikmetlerinden yalnız bir tanesidir. İleride mahşer meydanı olacak bir dairenin etrafını çiziyor. Hadis-i şeriflerin beyanına göre, peygamberler diyarı olan Şam Bölgesi bir çekirdek hükmünde olarak yayılacak ve dünyanın etrafını çizdiği elips şeklindeki yörüngenin içindeki boşluk onunla doldurulacaktır. Tıpkı yumruk kadar bir hamurun oklava ile açılarak tepsi büyüklüğünde bir yufka olduğu gibi, Cenab-ı Hak da kudret oklavasıyla Şam Bölgesini mahşer meydanı olacak şekilde yayacaktır.
Dünyanın her türlü meşgaleleri arasında mahşer meydanının ve hesap gününün geleceğinden habersiz ve gafil yaşayanlar veya dalâlet cihetiyle onu inkâr edenler, o gün geldiğinde hakikatleri bütün çıplaklığı ile görürler, fakat pişmanlık orada beş para fayda vermez. Herkes yaptıklarıyla baş başa kalır. Bin kere ölmek ister fakat ölemez. “Keşke toprak olaydım!”der ama olamaz. Artık orası ölümsüzlük ülkesidir. Hesap kitap bittikten sonra, herkes layık ve müstehak oldukları yere sevk edilir. Allah hepimize hesabımızı kolay verecek bir hayat nasip eylesin.
MAHŞERDE ELBİSEMİZ OLACAK MI?
Bunun gibi merak ettiğimiz soruları sahabeler Peygamber Efendimize (asm) sormuşlar. O da, gerekli cevapları vermiştir.
Hadis-i şeriflerde mahşer meydanında insanlar baş açık, yalın ayak ve dünya elbiselerinden çıplak olacakları haber verilmiştir. Bu hale hayret eden Ayşe Validemiz ” Ya Resülullah! O zaman insanlar birbirine bakmazlar mı?”diye sorar. Cevap olarak Allah Resulü (asm) “Ya Ayşe! Mahşer günü öyle dehşetli bir gündür ki, her kes kendi derdindedir, kimse başkalarına bakacak halde değildir.”der. Bu mânâyı Allah’ın Hakîm ismi çerçevesinde şerh ve izah eden Bediüzzaman “Cenab-ı Hak, insanlardan başka ziruh mahlûkatına fıtri bir libas giydirdiği gibi, meydan-ı haşirde sun’i libaslardan üryan olarak fakat fıtri bir libas giydirmesi, ism-i Hakîm muktezasıdır.”tespitini yapar. “Bu dünya hayatında diğer canlılardan farklı olarak elbise giymemizin hikmeti, sadece sıcaktan soğuktan korunmak ya da avret mahallerinin örtülmesi için değildir. Belki en önemli hikmeti, insanın sair neviler üzerindeki tasarrufuna ve bir cihette insanın onlara bir kumandan olduğuna işaret eden bir liste hükmündedir. Yoksa diğer hayvanlara fıtri bir elbise giydirildiği gibi, insana da kolay ve ucuz bir elbise giydirebilirdi. Mahşer meydanında ise, o hikmet ve maslahat olmadığı için, dünyevi elbiselerden üryan olunacak fakat Cenab-ı Hak hikmetiyle insanlara fıtri bir libas giydirecektir.”demektedir.
Cehenneme girenlere onların azabını arttıracak elbiseler giydirildiği gibi, Cennete girmeye mazhar olanlara da, Başta ipekli elbiseler olmak üzere, Cennete lâyık ve oranın lezzet ve saadetini arttıracak elbiseler giydirileceği âyetlerin ifadelerinden anlaşılıyor. Mühim olan, cennete götürecek ameller yapabilmenin gayretinde olmaktır.

