- Risale Dersi 2188: Emirdağ Lahikası II 4(230-231-232.mektup)
- Risale Dersi 2187: Emirdağ Lahikası II 3(229.mektup)
- Risale Dersi 2186: Emirdağ Lahikası II 2(224-225-226-227-228.mektup)
- Risale Dersi 2185: Emirdağ Lahikası II 1(221-222-223.mektup)
- Risale Dersi 2184: Emirdağ lahikası 130(218-219-220.mektup)
MAHŞERDE BÜYÜK ŞEFAAT
 
        Peygamberler de dahil herkesin kendi derdine düştüğü o dehşetli mahşer yerinde, çok uzun zaman alan amellerin muhasebe vaktini, Hazret-i Ebu Hüreyre’nin (r.a.) rivayet ettiği bir hadise göre “Allah, uzun mahşer gününü dilediği kulları için bir farz namaz vakti kadar hafifletir.”
Übey bin Kaab’ın naklettiği bir hadiste Peygamber Efendimiz (asm) “Mahşer günü geldiğinde ben peygamberlerin önderi, sözcüsü olacağım ve şefaatleri elimde olacak. Bunda övünmek yok.”buyurmuştur. Başka bir hadis-i şerifte haber verildiğine göre, insanlar bir an önce amellerinin hesabının görülmesi için, ilk önce Hazret-i Adem’e (as) ricada bulunacaklar. O da “Ben Rabimin yasak ettiği meyveden yedim ve Kabil’in Habil’i öldürmesine mani olamadım, siz Nuh’a gidin.”diyecek. Hz. Huh (as) “Ben, müminler dışında bütün insanların helâkine bedduamla sebep oldum. Siz İbrahim’e gidin.”diyecek. Hz. İbrahim de (as) “Ben üç defa doğru olmayan şeyler söyledim. Siz Musa’ya (as) gidin.”diyecek. Hz. Musa (as) “Ben istemeyerek de olsa bir kıptiyi öldürdüm. Siz İsa’ya (as) gidin.”diyecek. Hz. İsa da (as) “İnsanların bir kısmı beni Allah’ın oğlu olarak gördü. Siz Hazret-i Muhammed’e (asm)gidin.”diye mazeret beyan edecek.
En sona kalacak olan Sevgili Peygamberimiz (asm) secdeye kapanarak Allah’a yalvaracak ve büyük şefaati sonucu insanların hesabı görülmeye başlayacaktır. Allah (c.c.) o dehşetli günde hepimizi Onun şefaatine mazhar ve bu dünya hayatındayken Onun yolundan gitmeye bizleri muvaffak kılsın, inşaallah.
MAHŞERDE İLAHİ ADALET
Allah’ın bin bir isminden biri olan ADL ismi, bu dünyada bütün mahlukatının hukuk-u hayatlarını vermekle kendini gösterdiği gibi, yapılan o kadar zulümlerin haksızlıkların ve isyanların kısmen bu dünyada cezasını vermekle de kendini gösterir. Ekser cezalar ise, mahkeme-i kübraya bırakılır. Zira nice günahların cezası bu dünyaya sığmaz.
Mahşerde ise, adalet-i İlâhi tamamen tecelli edecektir. Kimseye orada zulmedilmeyecek ve herkes burada ne yaptıysa, orada onun karşılığını görecektir. Zerre kadar hayrın ve şerrin karşılıksız kalmayacağı bir adalet mekânıdır orası. Rahman ismiyle bu dünyada bütün mahlukatına rahmet eden ve mümin, münafık ve kâfir ayırımı yapmadan rızkını veren Allah (c.c.),Rahim ismiyle mahşerde sadece müminlere merhamet edecektir. Mahşer günü ayetlerin ifadesine göre, ağızlar mühürlenecek, eller ve ayaklar konuşturularak sahiplerinin aleyhine şahitlik yaptırılacaktır. Zalim ve facirler o gün kaçacak delik arayacak fakat bulamayacaklardır. Hatta hayvanlar arasında dahi haklaşma gerçekleştikten, boynuzsuz koyunun hakkı boynuzludan alındıktan sonra, onların bedenlerinin toprak olduğunu gören kâfirler “Keşke ben de toprak olaydım!”diyecek fakat istese dahi ölemeyecektir. Çünkü orası ölümsüzlük ülkesidir.
Müminler için Allah, hasenat ve seyyiat muvazenesine bakacak, kimin sevapları günahlarından fazla geliyorsa, Cenab-ı Hak o günahları işlenmemiş kabul ederek, o müminleri doğrudan cennetine alacaktır. Kimin de günahları sevaplarını geçmişse, Allah dilerse onları bağışlar, dilerse günah kirlerinden temizlenmek üzere cehennemine koyar. Allah’ın adaleti neyi gerektiriyorsa öylece muamele eder. Bu dünyada da İlâhi adalete göre muamele etmek gerektir. Yani bir insanın iyilikleri kemiyeten veya keyfiyeten fenalıklarına galip geliyorsa ona göre muamele etmek gerekir.
MAHŞERDE HERKESİN KİTABININ VERİLMESİ
“Ve izessuhufu nüşiret.”ayetinin belirttiği gibi, mahşer günü herkesin amel sayfaları neşredilir. Bir ömür boyu işlenmiş ameller her insana verilir. Bilgisayar disketlerine bir kitap sığdığı gibi, insanların amelleri de öylece muhafaza edilir.
Ayetlerin haber verdiğine göre, kiminin amel defteri sağından, kimine de solundan ve arkasından verilir. Hakka Suresinin 19. ve sonra gelen ayetlerinin ifade ettiği gibi: “Defteri sağından verilen kimse ‘Alın, okuyun kitabımı! Ben gerçekten hesaba uğrayacağıma inanmıştım.’ Artık o, pek hoş bir hayat içindedir. Yüksek bir cennettedir. Defteri solundan verilen ise ‘Keşke kitabım verilmeseydi. Hesabımı öğrenmeseydim. Keşke ölüm her şeyimi bitirmiş olsaydı!’der.”
“Defteri arkasından verilen kimseye gelince, o da ‘Keşke helak olaydım!’diye feryat eder. Ve alev alev yanan bir ateşe girer. Çünkü o dünyada, kendi kavmi arasındayken pek şımarıktı. Allah’ın huzuruna hiç dönmeyeceğini sanıyordu. Ama, Rabbi onu görüyordu.”
İman esaslarına inanarak, emir dairesinde hareket eden ve haram fiillerden uzak duran takva sahipleri, amel defterlerini sağından alıp kurtuldukları halde, inkâr eden veya çok aşırı günahlara dalanlar da solundan defterini alıp cehennem ateşine gireceklerdir. Kâfir ve münafıklar temelli cehennemde kalacaklar. Mümin olduğu halde aşırı günah işleyenler de, cehennem ateşinde günah kirlerinden temizlenip cennete geleceklerdir. Bir kibrit çöpünün ateşine dayanamayan insan, iki yüz bin derecelik cehennem ateşini dikkate almalıdır. Dünyanın en büyük meseleleri, bu konuların yanında bir hiç hükmündedir.
Cenab-ı Hak, cümlemizi mahşer günü amel defterini sağından alan bahtiyar kullarına dahil etsin, inşaallah.

